Huraman Muradova

Uluslararası Bilimler Akademisinin fahri professoru,

Türk dünyası “Onur” və “Altın yıldız” madalyalı,

Humay Milli Mükafatı laureatı,

“Vektor” Uluslararası İlimler Akademisinin fahri professoru,

Azərbaycan Yazıçılar Birliyinin üyesi,

Türkiyə Yazarlar Birliyinin üyesi

Hocalı Feryadı

O gece bir şehir kanla uyandı,

O gece Hocalı kana boyandı,

O gece vatanın yüreği yandı,

İçimi kanla yedim, Laylay Hocalı’m, dedim, Laylay Hocalı’m laylay… Kanlı Hocalı’m laylay…

Bir şehir kül oldu ateş içinde

Körpeler can verdi süngü ucunda

Kalmıştı yüreğim ecel avcunda

Ben de bir kurban idim

Laylay Hocalı’m dedim,

Laylay Hocalı’m laylay… Kanlı Hocalı’m laylay…

Ana evlat için canından geçti

Felek nice cana kefenler biçti,

Toprağım halkımın kanını içti, Yerde miydim, gökte miydim, bilmedim.

Laylay Hocalı’m dedim,

Laylay Hocalı’m laylay…

Kanlı Hocalı’m laylay…

Ömrümüzün gaddar hâkimi zaman Milletime divan tuttu bu devran Ecelin gözünü kan bürüdü, kan!

Ben baştan ayağa dert, keder idim,

Laylay Hocalı’m dedim,

Laylay Hocalı’m laylay… Kanlı Hocalı’m laylay…

Laylay Hocalı’m laylay,

Amansız, zalim laylay,

Her yanım kan içinde, Yamandır hâlim, laylay…

Kanlı Hocalı’m laylay…

Şehitler Hıyabanı

Şehitler hıyabanı…

Her yer sükût içinde.

Burada mezarların Hepsi aynı ölçüde,

Hepsi aynı biçimde.

Uzaktan ses geliyor:

Ninni söylüyor ana,

Yürek yakan feryatla

Selamlıyor geceyi,

Doğmayan bir güneşle, Açılmayan sabahla… Gâh coşkun gâh da hazin, Göğe yükselen ahla…

Yüz tutmuş Hıyabana

Ninni diyor bir ana… Oğlunun baş taşını Öperek kucaklıyor.

Ana sessiz inliyor, Ana sessiz ağlıyor…

Evlat acısı ile Yüreğini dağlıyor:

“Neredesin ey oğul, Niye geri dönmedin?

Sensiz söndü ocağım, Boş kaldı bak kucağım.

Mezarına gelmişim Söylenecek sözüm çok,

Bura son ümit yerim,

Gidecek bir yerim yok…”

Ana boynunu büküp

İçin için sızlıyor.

Oğlunun baş taşını Hasretle kucaklıyor.

Birdenbire susuyor,

Derin bir “ah” çekerek

Şehit oğlu önünde Ve secdeye varıyor… Ahı gökten bakıyor, Ahı yeri yakıyor…

Ses geliyor kabirden,

Şehit oğulun sesi…

Anası dinceliyor,

İlmek ilmek sökülüp, İp gibi inceliyor… “Ağlama, canım ana, Şehit anasısın sen! Bu toprağın, bu yurdun Sağlam binasısın sen!

Oğlun şehittir ana, Şehitler ölmez inan!

Bırak feryadı ahı,

Şehitler mekanıdır Yaratan’ın dergâhı. Başını bir kaldır sen,

Vatan göklerine bak.

Şehidin gülümsüyor,

Ordan sana bakarak

O göklerden sevinçle

Müjdeler getirecek,

Son nefesinde seni

Cennete götürecek…”

Şehitler hıyabanı…

Her yer sükût içinde.

Burada mezarların Hepsi aynı ölçüde,

Hepsi aynı biçimde.

Uzaktan ses geliyor:

Ninni söylüyor ana,

Yürek yakan feryatla

Selamlıyor geceyi,

Doğmayan bir güneşle, Açılmayan sabahla…

Gâh coşkun gâh da hazin, Göğe yükselen ahla…

Vatan Adlı Şehitler

“Şehitler ölümsüzdür, şehit için ağlanmaz!”

Bu sözün gerisinde

Nice bir kahramanın

Çelikten metaneti,

Mertliği, cesareti, Tükenmez gayreti var.

Yiğitlerin gür sesi

Şahadet mertebesi,

Bayrak bayrak yükselen

Ölümsüzlük zirvesi, Azmin dönmezliği var.

Bir de vatan ocağı,

Onun sönmezliği var.

Yurdun acılarından,

Vatan sancılarından

Doğan er yiğitlerin,

Şehitlik zirvesine

Al kan ile yazılan Mübarek adları var.

Yurdun hafızasından

Ebediyen silinmez, O adlar mukaddestir.

O adlar vatanla eş Sonsuza giden sestir.

Vatan adlı oğullar,

Vatan adlı şehitler, Vatan denen ocağı, Yakan odlu nefestir.

Bütün xəbərlər Facebook səhifəmizdə